Bodrum’un sakin bir yaz sabahıydı. 29 yaşında, bir teknoloji şirketinde veri analisti olarak çalışan, şehir hayatının stresinden bunalan bir adamdım. İşten arta kalan zamanlarda, ruhumu dinginleştirmek için yoga derslerine başlamıştım. Bodrum’un sahil kenarındaki bir stüdyo, hem manzarası hem de atmosferiyle tam bir kaçış noktasıydı. Açık havada, denizin dalga sesleri eşliğinde yapılan dersler, beni başka bir dünyaya taşıyordu. Ama asıl büyü, yoga hocası Defne’ydi. 36 yaşında, uzun kestane saçlı, badem gözlü, her hareketiyle zarafet ve güç yansıtan bir kadın. Esnek yoga taytları, hafif transparan üstleri ve her zaman sakin, ama otoriter ses tonuyla, stüdyonun ruhani lideri gibiydi. Defne, öğrencilerine karşı hem ilham verici hem de katıydı; yanlış bir poz yaptığınızda, o yumuşak gülümsemesinin ardında bir eleştiri saklıydı. Onun nefes alışını yönlendirişini izlemek, sadece yoga değil, bir tür meditasyondu.
O sabah, erken bir derse katıldım. Stüdyo, sadece birkaç öğrenciyle sakindi; deniz meltemi, matların üzerine seriliydi. Defne, dersin başında, “Nefesinizi kontrol edin, bedeninizi dinleyin,” diyordu, ama ben hâlâ doğru pozları yakalayamıyordum. Köpek pozunda kollarım titriyor, dengeyi sağlayamıyordum. Defne, matımın yanına geldi, ellerini belime koyarak pozumu düzeltti. “Nefes almıyorsun,” dedi, sakin ama sert bir sesle. Üzerinde mor bir yoga taytı ve beyaz bir crop top vardı; saçları gevşek bir örgüyle toplanmıştı. “Böyle devam edersen, bu dersten hiçbir şey alamazsın.”
“Defne, deniyorum,” dedim, nefes nefese. “Ama bu nefes işi zor. Bana biraz esneklik göster.” O, kaşlarını kaldırdı, matına yaslandı. “Esneklik mi?” dedi, hafif alaycı bir gülümsemeyle. “Yoga, disiplin ister. Nefesi yakalamazsan, bu matta yerin yok.” O badem gözler, sanki beni okuyordu; deniz kokusu, onun parfümüyle karışıyordu.
Bu tavrı, hem sinirimi bozdu hem de içimde bir şeyler kıpırdattı. Defne’nin o kendinden emin, ruhani duruşu, beni hem çıldırtsa da ona karşı bir çekim hissediyordum. Haftalardır onun pozları yönlendirişini, bedeninin akıcı hareketlerini izlerken, sadece yogaya değil, ona da hayran kalmıştım. “Nefesi yakalayamazsam ne olur?” dedim, matımın üzerinde ona yaklaşarak. “Belki başka bir yolla seni ikna edebilirim.”
Defne, bir an duraksadı, sonra gülümsedi. “Ne kadar cüretkâr,” dedi, matına oturarak. “Ne sunacaksın ki bu yanlış pozları affedeyim?” Stüdyo neredeyse boştu; diğer öğrenciler, ders sonrası meditasyona dalmış ya da gitmişti. Deniz meltemi, matların üzerinde hafifçe esiyordu. O an, cesaretimle arzularım birleşti. “İkna etmek için başka nefeslerim var,” dedim, sesimi alçaltarak.
Defne, matının üzerine uzandı, kollarını başının üstüne kaldırdı. “Ciddi misin?” dedi, sesinde hem merak hem de bir davet. “Burası yoga stüdyosu, yanlış nefes kaldırmaz.” Ama geri çekilmedi, tam tersine, hafifçe öne eğildi. “Yanlış nefes değil, bu bir doğaçlama,” dedim, gülümseyerek. Elimi omzuna koydum, o da titredi, ama gözlerini benden ayırmadı. “Hadi, doğaçlama yap bakalım,” dedi, fısıltıyla.
O an, her şey hızlandı. Defne’nin yoga taytını sıyırdım, o da benim tişörtümü çekip çıkardı. Matların yumuşak yüzeyine uzandık, denizin dalga sesleri fonda yankılanıyordu. “Sessiz ol, stüdyo yankılanır,” dedi, ama sesi artık o disiplinli yoga hocasına ait değildi; tamamen arzuya teslimdi. Onun kestane saçlarını avuçladım, o da beni kendine çekti. Matlar, her hareketimizde hafifçe kayarken, sanki bir yoga akışı sergiliyorduk. Defne’nin inlemeleri, dalga seslerine karıştı, ama dışarıdaki sakin sabah onları yuttu. Onun o zarif, ruhani duruşu, şimdi sadece tutkuya dönüşmüştü. Elleri sırtımda, benim ellerim belinde, stüdyonun serin havasına karşı birbirimize sarıldık. O an, ne yanlış pozlar, ne nefes kontrolü, ne de başka bir şey umurumdaydı. Sadece Defne ve ben vardık, matların üzerinde kendi huzurumuzu bulan iki ruhtuk.
Sonunda, nefes nefese, matlara yaslandık. Defne, saçlarını düzeltti, taytını toparladı. “Bu doğaçlama, fena değildi,” dedi, gülümseyerek. “Ama nefes kontrolünü hâlâ öğrenmen lazım.” Ayağa kalktı, birkaç esneme hareketi yaptı. “Derste kalıyorsun,” dedi, göz kırparak. O sabah, ders sonrası meditasyonda, Defne’nin yönlendirdiği nefes egzersizleri, her zamankinden daha anlamlıydı. Huzuru, onunla matta bulmuştum.
O andan sonra, yoga dersleri sadece esneme ve nefesle sınırlı kalmadı. Her derste, her pozda, Defne’yle göz göze geliyorduk. Bazen bir esneme, bazen bir bahane, ama stüdyonun matlı köşeleri, bizim sırrımızın mekânı oldu. Defne, dışarıdan bakıldığında sakin, ruhani bir yoga hocasıydı, ama benim için, o matların gölgesinde yanan bir ateşti. Onunla geçirdiğim anlar, sadece bir yoga dersi değildi; aramızda, sözlere dökülmeyen bir bağ oluşmuştu.
Bir gün, stüdyoya gittiğimde Defne’yi göremedim. Başka bir hoca, onun bir yoga inzivası için Bali’ye gittiğini söyledi. Telefon numarasını almamıştım, sadece o matlarda, o anlarda birbirimize aittik. Ama Defne’nin nefesi, her yoga pozundan daha kalıcı bir iz bıraktı. Belki bir gün, başka bir stüdyoda, yine o badem gözlere rastlarım. O zamana kadar, matların yumuşak dokusundaki anılar, Bodrum’un yaz sabahlarında benimle yaşamaya devam edecek.
şehrin gürültüsünden uzaklaşıp bedensel ve ruhsal yenilenme yaşamanız için sizleri bekliyoruz. 2020 yılında kurulan salonumuz, genç, dinamik ve ala...
Akyarlar Escort bu nezih semtinde, rahatlama ve sağlıklı yaşam arayışınızda size eşlik etmekten mutluluk duyuyoruz. 2022 yılında açılan merkezimiz,...
Akyarlar Escort Modern ve geleneksel masaj tekniklerini ustalıkla harmanlayarak, her müşterimize kişiselleştirilmiş bir iyileşme ve rahatlama deney...
Akyarlar Escort Escort hizmetleri, bireylerin farklı deneyimler yaşamalarına olanak tanıyan ve sosyal hayatta unutulmaz anla...
Akyarlar Escort Escort hizmetleri, bireylerin sosyal yaşamda keyifli zaman geçirmelerine olanak tanıyan bir sektör olarak ön...